5 Şubat 2025

Bartın Ekonomi Haberleri – Güncel Finans ve İş Dünyası

“Gündemin Nabzı: Ekonomi, Spor, Teknoloji, Magazin ve Tüm Haberler Bartın Ekonomi’de!”

‘Türkiye, laik ve demokratik Suriye’yle kazanç sağlar’: Ankara’ya alan açılır

Emekli Tuğgeneral Ali Er, Ortadoğu’da yaşanan son gelişmelerle birlikte Türkiye’nin rolünü değerlendirdi.

Er, “Vatandaşlık temelinde laik ve demokratik bir Suriye için samimi bir yaklaşım Türkiye’ye hem politik kazançların hem de ekonomik fırsatların kapısını açabilir” diye konuştu.

Er, 45 yıllık İran İslam Cumhuriyeti’nin halkı değil, rejimi önceleyen yönetim olduğunu ve sadece Ortadoğu’yu kaybetmekle kalmayacağını belirtti. Er, “İran Lübnan ve Suriye’den çekiliyor. Sırada Irak, Yemen ve Somali var. Yeni dönemde Rusya ve Çin ekseninden başka çaresi yok” dedi. İran’a ilişkin bir projeksiyon sunan Er, “Akılcı politikalara dönmek zorunda. Yoksa rejim değişikliği belirginleşir. Bundan sonra İsrail olsun, ABD olsun bir süre beklegör politikaları içinde gelişmeleri takip edebilir. Çünkü İsrail, İran İslam Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana halk nezdinde baş düşman. Sonuç olarak İran’ın rejim ihraç kapasitesi fiilen ortadan kalkmış durumda. Kendisini toparlamadıkça dışarıda güç üretmesi olanaksız. İran’da bölünme olasılığı düşük olsa da rejim değişikliğine giden bir sürecin tetiklenmesi sürpriz olmaz” dedi.

NETANYAHU’NUN ÖMRÜ

İsrail’de Netanyahu ve hükümetinin “zafer sarhoşluğu” yaşadığını, ancak açmazın içine düşmek üzere olduğuna dikkat çeken Er, Tel Aviv yönetiminin akılcı adımlara dönmezse “boyundan büyük işlere kalkıştığı gerçeği” ile yüzleşebileceğini söyledi. Er, gelecek dönemde İsrail için en büyük stratejik açmazın işgali altındaki bölgelerde istikrarı sağlamak olacağını aktardı. İsrail’in bunun için ekonomik gücü olsa da askeri gücünün sınırlarını zorladığını kaydeden Er, “Ekonomik güç, siyasi güç, teknolojik ve bilimsel güç gibi diğer faktörler ordunun topyekûn gücünde kuvvet çarpanlarıdır. İsrail halkı savaşmak istemiyor. Üstelik insan gücü, hem İsrail ekonomisini hem de orduyu destekleme kapasitesinde değil. O yüzden Netanyahu’nun ömrü kısaldı. Ya da Netanyahu, dış destek açısından elinin en güçlü olması beklenen ABD Başkanı Donald Trump döneminde daha temkinli adım atmak zorunda kalabilir. Gazze’de uluslararası barış gücü formülü ‘barış ve insani’ gerekçelerle hızlanabilir. Böyle bir gelişme İsrail’e de iç cephesinde toparlanma şansı verecektir” ifadelerini kullandı.

‘ABD ÇEKİLMEZ’

Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) başlı başına düşmanlıklar üzerinden genişletilmiş Ortadoğu coğrafyasının istismarı ve sömürüsü olduğunu söyleyen Er, bunun emperyal güçlerin bölgedeki kaynakları sömürme ve kontrol etme projesi olduğunu vurguladı. Trump’ın yeniden göreve başlamasını da değerlendiren Er, “Avrupa’dan ve Ortadoğu’dan elini çekmeye hazırlanmıyor. ‘Önce Amerika’ stratejisi üzerinden Avrupa’yı sorumluluk almaya, savunma bütçelerine pay ayırmaya zorluyor. Batı’da ayrılan paydan ABD’de savunma sanayisi, uzay ve havacılık başta olmak üzere yüksek teknolojiyle desteklenen emek yoğun projelerle içeride tabanına ulaşabilmesi mümkün. Trump’ın, Danimarka Grönland’da da gözü var. Bir taraftan da Kanada’ya eyalet muamelesi yapıyor” dedi. Er, ABD’nin Çin tehdidi baskısıyla küresel önceliklerini değiştirmek zorunda olduğuna işaret etti.

Suriye’deki yeni dönemi değerlendiren Er, “Rejimin çökmesi Rusya ve İran için büyük kayıp. İran, İsrail’e karşı ileri yığınak ve üs bölgesini kaybetti. Suriye’de yeni rejimle barışık bir gelecek görünmüyor. Rusya ise kaybedenler içinde görünse de Lazkiye ve Tartus’taki üslerini elde tutmak için Alevilerle güç devşirebilir. En önemli avantajı da HTŞ’nin özellikle Alevilere karşı düşmanca tutumu. Moskova PKK/YPG üzerinden Türkiye’ye karşı eylemleri destekleyebilir. Çünkü Rusya ve ABD için en kötü senaryo Türkiye’nin Suriye’de güçlenmesidir. HTŞ içindeki sinir uçları, Suriye’nin istikrarına riskler barındırıyor” dedi.

‘TÜRKİYE GÜCÜNÜ ARTIRABILIR’

Türkiye’nin mezhep gözlüğüyle okumaya kalkışması durumunda kaybedeceğini belirten Er “İçeride de yıkıcı açmazları da tetikleyebilir. Vatandaşlık temelinde laik ve demokratik bir Suriye için samimi bir yaklaşım Türkiye’ye hem politik kazançların hem de ekonomik fırsatların kapısını açabilir. Ankara serin kanlı bir yaklaşımla Suriye’de istikrar adımlarının yanında olduğu sürece, Avrupa Birliği’nin de yardım politikalarının Türkiye üzerinden gerçekleşmesine kapı açabilir. Ancak bu olasılık da çok zor çünkü Türkiye gerçekten vatandaşlık temelinde laik ve demokratik bir Suriye’nin yanında olsa da İsrail ve ABD’nin Kürt kartını Türkiye’nin inisiyatifine bırakması eşyanın tabiatına aykırı. Ama olanaksız değil” dedi. Er, “Özellikle merkezi Suriye rejimi laik ve bütüncül bir yaklaşımda ikna edici adımlar attıkça YPG/PKK’nin ayrılıkçı politika kapasitesi düşer. Rejimin samimiyet testi ise Alevi ve laik Sünni kesimlere karşı ikna edici demokratik adımlarından geçiyor. Türkiye’nin de bu konuda politik kapasitesi yüksek ve etkili katkıda bulanabilir. Bu aynı zamanda Türkiye’deki yerinden edilmiş Suriye vatandaşlarının ülkelerine dönüşlerinde hızlandırıcı ve ikna edici faktör olacaktır. Uzun vadede Türkiye’nin bölgesel yumuşak güç kapasitesini de artırabilir” diye konuştu.